15 Ocak 2014 Çarşamba

BİR KİTAP ELEŞTİRİSİ: TÜRK’ÜN GENETİK TARİHİ-6

İlerleyen sayfalarda yazar Balkan Yarımadası ve Doğu Avrupa kültürleriyle ilgili bir tablo vermiştir.[1] Dizilim açısından bir düzeni olmayan ve son derece karışık bulduğumuz bu tabloda çeşitli gariplikler yer almakta. Öncelikle yazar, her iki bölgeyi de M.Ö. 7.000’den itibaren Bitişgen Dilli, yani Türk Dilinin de içinde olduğu Ural-Altay Dil Ailesinden göstermektedir. Doğrusu bunu anlamakta zorluk çekiyoruz. Zira sadece anılan bölgelerde değil, dünyanın genelinde de, belirtilen tarihlerde yazı yoktur. Yazının olmadığı bir yerde, o bölgelerde yaşayan insanların dilini herhangi bir dil grubuna dahil etmek bize imkansız görünüyor. Bunun dilbilimsel açıklaması var mıdır bilmiyoruz. Varsa bile, bunun açıklamasını konuyla uzaktan yakından alakası olmayan yazarın değil, dil bilimcilerin yapması gerektiğine inanıyoruz.

Aynı listede yazarın verdiği tarihlemelerse evlere şenliktir. Yazar M.Ö. 200-M.S. 800 yılları arasında Doğu Avrupa ve Balkanlar’da Peçenek-Kuman-Kıpçak Kurganları olduğunu, M.Ö. 570-M.S. 300 arasında Hun kurganları olduğunu, M.S. 1214’te ise Hazar Kurganı olduğunu söylüyor. [2]

Peçeneklerin İtil[3] nehrini geçerek batıya ilerlemeleri M.S. 860-880 arasındadır. Bunun sebebi de, Hazarların Oğuzlarla yaptığı ittifaktır. [4]

Kuman-Kıpçakların batıya göçü ise daha uzun süreli bir olaydır.[5] Doğu Avrupa’ya yerleşmeleri ise, 1030 yılında (tabii M.S.) Uzlar’ı  baskı altına almaları ve 1064’te kesin mağlubiyete uğratmaları neticesindedir.[6]

Hazar adı ilk olarak 558’deki Sasani-Sabar Savaşlarında, Bizans kaynaklarında geçmekte. [7] Yaklaşık 576 yılında, Gök-Türk hakimiyetine girerler. Gök-Türklerin bölgedeki egemenliği ortadan kalkınca 630 yılı civarında, Hazar Kağanlığı ortaya çıkar. Türk ve Doğu Avrupa tarihinde son derece önemli olan Hazarların kesin yıkılış tarihleri bilinmese de, 10. Yy ortalarında egemenliklerini yitirdikleri düşünülmektedir.[8]  

Avrupa’da Hunlardan bahseden ilk kaynak, Romalı Tarihçi Ammianus Marcellinustur.[9] Marcellinus, M.S. 4. Yy’da yaşamıştır. Hunların İtil nehrini geçtikleri tarih olarak 374 yılı verilmektedir ve tabii ki milattan sonradır. [10] Bu tarihten itibaren başlayan Hun yayılması, Doğu Avrupa’da yerleşik olan Germen halklarının batıya kaymalarına neden olmuş, böylece başlayan Kavimler Göçüyle de Roma İmparatorluğu yıkılmış, Avrupa bugünkü etnik yapısına kavuşmuştur.

Görüldüğü üzere, yazarın kitabında verdiği tarihlerin gerçekle uzaktan yakından alakası olmadığı gibi, sıralama da yanlıştır. Yazarın mantığıyla bir sıralamaya gidersek bunun İskit, Hun, yazarın nedense değinmeden geçtiği Avarlar, Hazarlar, Peçenekler ve Kumanlar şeklinde olmalıydı. Tabii yazarın mantığıyla! Şahsen, Hazar Dönemine tarihlenen bir kurganla alakalı bilgi sahibi değiliz. Bunun sebebi, acaba Hazarların yönetici sınıfının 8. Yy ortalarında Musevi İnancını kabul etmeleri olabilir mi? Ayrıca Hazarlarla ilgili 1214 tarihi nasıl verilir? O tarihte Hazarların olmadığını zaten biliyoruz ama bu kadar net tarih nasıl verilebiliyor?

Özetle yazarın yukarıda belirttiğimiz tabloda verdiği ne tarihler, ne de boylar doğru değildir. Bunların gerçekle uzaktan yakından ilişkisi yoktur. Böyle bir tablonun ne kadar “bilimsel(!)” olduğu da siz, okuyucularımızın takdiridir.

Yazar bu tabloda İskit-Saka Kurganları için M.Ö. 1.100-M.S. 200 tarihlerini verirken[11] tablonun sonunda M.Ö. 900-M.S. 200 tarihini vermektedir.[12] Yine aynı kısımda ilk on Hitit Kralının gömüldüğü kurganlardan söz edilmektedir.[13] Bu mezarlar neye göre kurgan olarak vasıflandırılıyor acaba?

Yazar önceki tabloda verdiği bilgiyi bir kere daha tekrar eder “En son kurganları Hazarlar yapmıştır”.[14] Ancak başka bir sayfada “…Kurgan Kültürü İskitlerle tarihi devirlere geçiş yapar. Hunlar, Kıpçaklar, Peçenekler, Oğuzlar ve en son Altınordu Devleti bu geleneği kullanmıştır” der ve bir kere daha bizi şaşırtmaya devam eder. [15] E hani en son kurganları 1214 tarihinde Hazarlar yapmıştı? Altınordu[16] nereden çıktı? 13. Yy ortalarında, Çingiz Kağanlığının parçalanma sürecinde kurulan ve 15. Yy başlarına kadar hakim olan Altun Orda Hanları, ilk han Batu dışında Müslümandırlar. Kurganlara gömülüp gömülmedikleriyle ilgili bir bilgimiz yok.

Yazar biraz sonra “Hunlar ve Batı (Kara) Bulgarların içinde bulunduğu Uz/Guz ve Kıpçak boylarının ve Çuvaşların işte bu Sredny Stoglulardır”[17] diyor.[18] Çuvaşlar, eski Bulgarların devamı oldukları düşünülen bir boydur. Kıpçaklar Kimeklerin, Kimeklerse Ting-linglerin devamıdır. Uz/Guz (yani Oğuz) boylarıysa Gök Türkler vasıtasıyla Hunların torunlarıdır. Ayrı boy birliklerini birbirine karıştırıp anlaşılmaz cümleler haline getirmenin ne anlamı olduğunu doğrusu anlayamıyoruz.

Yazar bir yerde de “Kazakistan’da bulunan Tamgalı Dağ”dan bahsediyor.[19] Sanırız yazar Tamgalı Say demek istemiş.

Biraz sonra kurulan bir cümle “…Hint üst katları ve İran Azeriler (İranlılar değil!) ise ezici çoğunlukla R1a’lıdır”[20] Burada sözü edilen “İran Azeriler” tamlamasındaki Türkçe garabetini bir kenara bırakalım, zira bu hatalar hemen “dizgi hatası” denilerek geçiştirilir. Burada Azeri’den kasıt acaba İrani bir dil konuşan Azeri halkı mıdır, yoksa Azerbaycan Türklerini Türklükten uzaklaştırmak adına Stalin döneminde verilen ve maalesef bizde de kullanılmaya devam eden, uydurma Azeri sözü müdür? Anlamakta zorluk çekmekteyiz.

Yazar “Keltler’in tamamı R1b1’lidir, yani özbeöz protoTürktür!”[21] yargısında bulunur. Buna da yorum yapmak istemiyoruz.

Daha ileride “Kaya oyma Avrupa’da takvim için yapılırken Avrasya’da sadece sanat için yapılmaktaydı” der.[22] Acaba sanatı sanat için mi, yoksa toplum için mi yapıyorlardı? Bir de bu Avrasya tabirinin sürekli bir şekilde kullanılmış olması da ilginçtir. Avrasya terimi Avrupa ile Asya’yı birlikte anmak için kullanılan ve son 20 yıl içinde de politik hale gelen bir deyimdir. Eğer tarihi coğrafyadan bahsediyorsak, hele ki bir toplumun ana yurdundan bahsedeceksek Avrupa ve Asya kavramlarını kullanmak, her türlü karışıklığı engelleyecektir.
Yazarın Andronovo Kültürünü anlattığı kısımda bulunan harita da, daha önceki haritada olduğu gibi, çok bilimsel(!) bir siteden, wikipedia’dan alınmıştır. [23]  Bunu da yine, daha önceki haritada olduğu gibi, resim altı yazısında bulunan ve bölgeleri renklere ayıran ifadelerden anlıyoruz. Aynı haritaya wikipedia.com sitesinden de ulaşabilirsiniz.[24]



[1] Sf. 71.
[2] Sf. 71.
[3] Volga nehrinin Türkçesi.
[4] Konu hakkında geniş bilgi için Bkz: A. N. Kurat, Kuzey Karadeniz’de Türk Kavimleri, ayrıca özet bilgi için: A. Taşağıl, “Peçenekler” makalesi.
[5] A. Taşağıl, “Kuman-Kıpçaklar” makalesi.  
[6] Bkz. Aynı makale, Sf. 2.
[7] A. Taşağıl, “Hazarlar”.
[8] Aynı makale, Sf. 6.
[9] A. Ahmetbeyoğlu, “Romalı Tarihçi Ammianus Marcellinus ve Türkler Hakkında Verdiği Bilgiler”, Tarih İncelemeleri Dergisi: XVIII, 2003.
[10] A. Taşağıl, “Hiung-nu, Hun İlişkisi” makalesi.
[11] Sf. 71.
[12] Sf. 72.
[13] Aynı sayfa.
[14] Sf. 73.
[15] Sf. 60.
[16][16] Daha doğru söyleyişiyle Altun Orda.
[17] Sredny Stog, yazarın Türklere ait olduğunu söylediği eski bir kültür merkezidir.
[18] Sf. 74.
[19] Sf. 75.
[20] Sf. 76.
[21] Sf. 78.
[22] Sf. 80.
[23] Sf. 82.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder