Arkeoloji ve tarih alanlarında yazıyorum. Ayrıca biraz gezip gördüklerimi, biraz da fikirlerimi dile getiriyorum.
16 Mayıs 2015 Cumartesi
KISA AMA ÖNEMLİ BİR NOT!
Türkçüler, Türk Tarihini bir bütün olarak sever ve benimserler. Osmanlı'yı severiz ama Osmanlıcı değiliz. Mustafa Kemal Atatürk'ü severiz ama Kemalist değiliz. II. Dünya Savaşı'ndan bu tarafa Türkçülüğü Osmanlıcılaştırma heveslilerine nasıl karşı durduysak, son dönemlerde artmaya başlayan Türkçülüğü Kemalistleştirme uğraşlarına da aynı derecede karşıyız. Kendi amaçlarınıza Türkçülüğü alet edemeyeceksiniz!
12 Mayıs 2015 Salı
11 ADIMDA PSEUDO-HİSTORİAN OLMAK
1. Tarih,
arkeoloji, dil gibi sosyal bilimlerin dışından bir alana mensup olacaksınız. Bu alanlar olmasın da, ister seksolog, ister baytar, isterse ev kadını olun fark etmez. Yeter ki tarihçi, arkeolog, dilci olmayın.
2. Siyasal
bir geçmişiniz olacak ama bu geçmiş, çoğunun tahmini hilafına milliyetçilik
olmayacak. Hatta milliyetçiliğe düşman olacaksınız ama yine de milliyetçi
söylemlerde bulunacaksınız.
3.
Kendinize
daha evvel kimseciklerin kullanmadığı bir isim bulmanız gerekiyor. Bu isim
mümkünse kimselerin, sizin de dahil, anlamını bilmediği ama yazıtlar da falan
geçiyor diye beğenilen “öztürkçe” bir isim olmalı. Ananızın, babanızın verdiği
isimle bu işler olmuyor.
4.Milliyetçi
camiada sözü geçen bazı saçları beyazlamış erkek akademisyenleri bulup facebook
üzerinden ekleyeceksiniz. Ekledikten sonra facebook’taki bütün paylaşımlarınıza
bu hocaları da etiketleyin ki herkes sizin o hocayla nasıl bir “muhabbetiniz”
olduğunu görsün.
5.İnternetten
bulduğunuz bütün fotoğrafların altına “eşşek kadar” adınızı yazıp facebook’a
koyun. Böylece herkes sizin ne kadar bilgili, ne kadar allame olduğunuzu bir
defa daha görsün.
6.İnternette
paylaştığınız “şeyler”in içinde de bazı çok beylik sözleri sıkıştırın. Alakası
olsun olmasın bol bol “ön”, “kadim” sözlerini kullanın. Bu hedef kitlenizin çok
hoşuna gidecektir.
7.Yazdığınız,
paylaştığınız “şeyler”deki tarihler önemsizdir. Hedef kitleniz böyle “küçük
ayrıntılar”a önem vermez. Pekala “9. Yy’da Suriyede Selçuklu eseri” yazabilir,
Hicri 12. Yy’a (Miladi 18. Yy) ait bir mezar taşının altına “Selçuklu”
yazarsınız. Kimse de buna itiraz etmez. Hatta “ovvvv ne muhteşem” de derler.
Elinizi korkak alıştırmayın!
8.Paylaşımlarınızın
başına “Gizli”, “Saklı”, “Kimseciklerin Bilmediği” falan gibi bir başlık koyun
ki hedef kitlenizdeki merak duygusunu canlı tutun.
9.Bütün
bunları yaptıysanız zaten sizin büyük bir hayran kitleniz oluşmuştur. Eğer
kadınsanız, bu “şeyleriniz”in altına “oooo muhteşemsiniz”, “ne kadar da
güzelsiniz”, “tam bir Türk kızı”, “özelden mesaj attım”, “beni ekler misiniz”,
“cam aç” türü yorumları da beğenip “teşekkür ederim arkadaşlar. Beni
şımartıyorsunuz” vb şeyler yazacaksınız. Erkekseniz siz de kendiniz gibi
pseudo-historian kilisesi mensubu bir hanımefendinin sayfasında örneğini
verdiğim şeyleri yazarsınız.
10.Şimdi sırada internette geniş kitlelere
açtığınız bu “şeyler”i kitap adı altında yayınlamaya geldi. Bunun için de
öncelikle bir sponsora ihtiyaç var. Ancak internet üzerinden yeterince kişiyle
“tanıştığınızdan” bu hiç de zor olmaz. Hatta sponsorlar kapınızı aşındırır.
11.Kitabınız
da yayınlandığına göre artık tam bir pseudo-historian oldunuz demektir. Artık
siz de “böyle bilgi olur mu? Bu ne biçim kitap? Bu yazılanların tamamı yanlış”
diyerek sizi eleştiren bilim adamlarını “batı tarzı eğitimle yetiştirilmiş
batının etki ajanı” olmakla suçlayabilir, yanınıza aldığınız bazı
akademisyenlerle birlikte “iyi niyetle yapılmış çalışmaları baltalamayın”
diyebilir, karşınızdakileri “Türk düşmanı” olmakla itham eder, evliyseniz
beyinize, bekarsanız avukatınıza söylemekle tehdit edebilirsiniz.
Haaaaa ama karşınıza bir deli çıkar,
bütün bunlara rağmen sizinle “uğraşmaya” devam ederse ne yaparsınız bilmem!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)