Bir alaylı alimemiz var. Kendisi aslen resim öğretmeni olmakla birlikte kaya resimlerinden mimariye, arkeoloji, sanat tarihi, tarih, dil, etnografya, din ve mitoloji gibi alanlarında uzmanmışçasına yaptığı paylaşımları ve takipçilerinin kendisine "hocam" demesiyle tanınır. (Aslında onu bu şekilde tanıyan sadece biziz). Neyse efendim, bahsi geçen bu hanımefendiye facebook mecrası yetmemiş olacak ki 1 ay kadar evvel TRT'de bir programa katılıp ışık saçmaya devam etmiş. (Program linki: https://www.youtube.com/watch?v=WkTohojThY0&feature=youtu.be ) Hanımefendi 15 dk boyunca konuşmuş ancak herhalde hanımefendi gibi "bilgili" olmadığımdan olsa gerek hiçbir şey anlamadım. Konuşmanın başlarında "Zeus'un göksel karşılığı Jüpiterdir" ve hemen ardından "Tanrı Ülgen'in de göksel karşılığı Jüpiterdir"demiş. Şimdi hanımefendiye "Jüpiter değil Iupiterdir o. Hem de göksel karşılık falan değil, Helen panteonundaki Zeus Roma panteonunda Iupiter olmuş, Tanrı'ya gezegenin ismi değil, gezegene Tanrının ismi verilmiş" desem anlayacağı konusunda şüpheliyim. O sebeple anlatmamayı tercih ediyorum.
Bu programdaki asıl "eğlenceli" kısım 9. dk'dan itibaren sunucunun sorusuna verilen bir cevapta saklı. Bazı zamanlarda yazdığınız ya da söylediğiniz tek bir cümle sizin bütün bilginizi açığa çıkartır. Bu da öyle bir cümle. Sözünü ettiğimiz hanımefendi cevaben şöyle bir cümle kurmuş: "Milattan sonra 6.-7. yy'larda dikilen Bengütaşlar dediğimiz hani o sonsuzluk taşlarında üstünde de, Tonyukuk Anıtında da Tanrı Umay Anam gibi bir ifade geçer". Bu cümleye inanmayan olursa yukarıda verdiğim linkte, 9. dk'dan itibaren seyredebilir.
Bu hanımefendiyi takip edenler, hanımefendinin yüzyıl hesaplamalarıyla başının pek de hoş olmadığını bilirler. Tabii sadece yüzyıl hesaplaması değil, coğrafya bilgisi de sıfıra yakın, neredeyse sıfırın altındadır. Mesela iki yıl evvel İspanya Granada Müzesinde sergilenmekte olan 10. yy'a ait Endülüs tabağını, 12.-13. yy Selçuklu Tabağı diye yayınlamış; 10. yy'dan kalma dediği bir başka buluntuyu ise Suriye Selçuklularına ait diye paylaşmakta beis görmemişti.
Neyse biz yine 9. dk'daki o harika cümleye dönecek olursak, bu hanımefendi bir çok şeyi bilmiyor. Mesela Bilge Kağan ve Kültigin Yazıtlarının bulunduğu Orkun bölgesiyle Tonyukuk Yazıtlarının bulunduğu Bayan Tsokto bölgesinin arasında 500 (Beş yüz) kilometre olduğunu bilmiyor. (Hoş bu en masum bilgisizliği). Mesela genel kabul görmüş olduğu üzere Tonyukuk'un 724-725 yılında, Kültigin'in 731 yılında, Bilge Kağanın ise 734 yılında öldüklerini bilmiyor. Bu üç büyük Türkün ölüm tarihlerinin 8. yüzyıla tekabül ettiğini bilmiyor. 6. ve 7. yüzyılların hangi tarihlere denk geldiğini, bunların nasıl hesaplandığını bilmiyor. "Tonyukuk Anıtında da Tanrı Umay Anam gibi bir ifade"nin geçmediğini, geçemeyeceğini bilmiyor. Kast ettiği ""Umay gibi öğüm kadın kutunda inim Kültiğin er adı oldu" cümlesinin Tonyukuk yazıtında değil, ondan 500 km uzakta olan Kültigin yazıtının Doğu Cephesinin 31. satırında geçtiğini bilmiyor. Velhasıl görüleceği üzere pek çok şeyi bilmeyen "bilgili" bir alime(!)miz var. Neyse, bana ne! Siz yine onu takip etmeye, yazdıklarını, çizdiklerini beğenip paylaşmaya, "ooooo muhteşem tesbitler sayın hocam" demeye devam edin.
Yukarıdaki yazıya ek: Geçen Şubat ayında yayınladığım bu yazının akabinde hanımefendi beni (arkadaş listesinde olmadığım halde) engellemiş, facebook'ta yazdığı "şeyler"i göremez olmuştum. Aradan 9 aya yakın zaman geçtikten sonra dün tesadüfen internette aşağıdaki fotoğrafa denk geldim. (Kaynak: http://www.imgrum.org/media/1621309966350489246_1710686182 ) Fotoğraf Istanbulda Türk-İslam Eserleri Müzesinde çekilmiş. Demek ki bu hanımefendi yalnızca Şubat ayında yazdığım şeyleri değil, mesela bir müzede sergilenen eserlere dokunulmaması gerektiğini de bilmiyormuş. Bakalım bilmediği daha başka neler var? Zaman açığa çıkartır. Zaman çıkartmazsa ben çıkartırım. Ve şu hiçbir zaman unutulmasın: İnternette hiçbir şey gizli kalmıyor!
Yukarıdaki yazıya ek: Geçen Şubat ayında yayınladığım bu yazının akabinde hanımefendi beni (arkadaş listesinde olmadığım halde) engellemiş, facebook'ta yazdığı "şeyler"i göremez olmuştum. Aradan 9 aya yakın zaman geçtikten sonra dün tesadüfen internette aşağıdaki fotoğrafa denk geldim. (Kaynak: http://www.imgrum.org/media/1621309966350489246_1710686182 ) Fotoğraf Istanbulda Türk-İslam Eserleri Müzesinde çekilmiş. Demek ki bu hanımefendi yalnızca Şubat ayında yazdığım şeyleri değil, mesela bir müzede sergilenen eserlere dokunulmaması gerektiğini de bilmiyormuş. Bakalım bilmediği daha başka neler var? Zaman açığa çıkartır. Zaman çıkartmazsa ben çıkartırım. Ve şu hiçbir zaman unutulmasın: İnternette hiçbir şey gizli kalmıyor!
Bu fotoğraf instagram'da: "Kimse görmedi severken" notuyla paylaşılmış.
Kaynak: http://www.imgrum.org/media/1621309966350489246_1710686182
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder