7 Mart 2017 Salı

ÇİZMEDEN YUKARI ÇIKANLARA!

Uydurmacı taife şimdi de beni Türkçülük damarımdan vurmaya çalışıyorlar akılları sıra. "Türkçü böyle yapar mı" deyip "sen Türkçü değilsin" demeye getiriyorlar. Bir defa ben Türkçülüğümü ve Türkçülük konusunda yaptıklarımı kimseye izah ve de ispatlayacak değilim. Bilmesi gerekenlerin biliyor olması benim için yeterlidir. Lakin hep dile getirdiğim şekilde "ideolojiler gelenekselcidir. Bir tür usta-çırak ilişkisi ya da el verme yoluyla devam eder". Şimdiye dek Türkçülük noktasında esamilerini duymadığımız tiplerin bugün kalkıp Türkçülükten dem vurması, dahası Atsız'ı kendi kafalarına göre şekillendirmeye çalışmaları, nevzuhur bir Atsız tipi yaratmaya çalışmaları karşısında daha evvel 6 Aralık 2016 tarihli "Atsız'ın Bilimadamlığı" başlıklı yazımda yer verdiğim Atsız'dan bazı cümleleri tekrar buraya alıyorum. Herkes haddini bilsin.

"Son yıllarda, bilhassa hükümetin millî kültür meselelerine fazla ehemmiyet vermesinden sonra, memleketimizde bir sürü alaylı âlim türedi. Edebiyat, dil ve tarih sahasında ilmî olmak iddiasıyla birçok şeyler yazıldı. Buda’nın Türk olduğu, Arapçının Türkçe’den çıktığı, Türklerin aryanî ve divan edebiyatının gayrı ahlâkî olduğu ispat olundu (!). Dil ve tarih o kadar müptezel oldu ki iştikakçılıkta, palavra atmakta kabiliyetli ne kadar insan varsa hepsi âlim kesildi. Ya felsefe sahasında kemale ermelerinden, ya edebiyat ve tarihçiliğin kendilerine pek kolay gözükmesinden, yahut da felsefe tahsilinin kendilerine bir nevi felsefi görüş kabiliyeti vermesinden dolayı olacak, felsefeciler de bu işe burunlarını soktular. Fakat dil ve tarih sahası felsefe gibi her şeyin bir pundunu bulmak olmadığından yalnızca gülünç olup kaldılar." (Atsız, "Alaylı Alimler", ORHUN, 21 Mart 1934, Sayı: 5)

"Hasan Âli Beyin Türk Dili Tetkik Cemiyetinde kolbaşı olduğunu öğrendikten sonra zavallı Türkçe’nin istikbalini düşündüm. Ortaya atacağımız yeni ve büyük Türk dilini, demek böyle diplomasız mühendisler yapıyor. Garp medeniyetine girerken her şeyden önce onun ihtisas sistemini almak icap ettiği halde buna hiç riayet olunmaması, ve hele mühim yerlere H. Âli Bey gibi ehliyetsizlerin getirilmesi ne hazin şeydir. Edebiyatla bir parçacık, o da en dışından alâkadar olan H. Âli Bey gibi amatör müptedileri dil cemiyetinde kolbaşı yapmakla, meselâ Abidin Daver Bey’i Yavuz’a süvari yapmak arasında hiç bir fark yoktur. Alaylı âlimlerin eline kalan Türk dilinden katiyen bir hayır gelmeyecektir. Nitekim hâlâ ortaya müspet bir iş koyamadılar; ve katiyetle iddia ediyorum ki koyamayacaklardır da.. Bunların meydana koyacağı esere kimin itimadı olur ki? Muallimler köylerden on binlerce kelime toplar, dil cemiyetine yüzlerce rapor gönderir, fakat H. Âli Bey gibi alaylıların elinde bulunan bir cemiyet ondan istifade yolunu nasıl bulur?" (Atsız, "Alaylı Alimler", ORHUN, 21 Mart 1934, Sayı: 5)

"Son zamanlarda bir dergide, Etrüsk yazısını okuyan ve keşifler yapan bir yerli bilginden bahsolundu. Hatta, okunmuş bir hayli kelime de neşrolundu. Fakat bunlar arasındaki kral ve cumhurbaşkanı anlamına gelen iki ayrı kelimeyi görünce, ciddi tarafı olmadığına kanaat getirip ilgilenmedim." (Atsız'ın Adile Ayda'ya yolladığı 2 Eylül 1974 tarihli mektup)

" "Türklerin Aryani sayılması neticesinde meydana çıkan telakkilerden birisi de Hititlerin Türk olmasıdır. Bunu ileri süren nazariyeciler, Türklerin anadoludaki eskiliklerini ispat etmek ve bir veraset hakkı bulmak istiyorlar. Şüphesiz hissi cihetten bunu hepimiz isteriz. Fakat, ortadaki hakikat şudur: Hititlerin abideleri okunmuş ve onların Türk değil, Aryani oldukları anlaşılmıştır. Hititlere intisap için Aryaniliği kabul ise, bizim için çok tehlikeli bir yoldur. Bir defa ırkımızın antropolojik hususiyetleri hiç de Aryanilere uymaz. Hatta bizim antropolojik hususiyetlerimizi inkar ederek Anadolu Türkünü eski Yunanlıların bekayası diye göstermek isteyenlere faydalı bir zemin hazırlamış oluruz." (Atsız, "Türkler Hangi Irktandır", Atsız Mecmua: 6, 1931)

"Türkler için yabancı kavimlerin medeniyetine sahip çıkmaya lüzum yoktur. Biz, bizzat kendi yarattığımız medeniyeti tamamen meydana çıkarabilirsek vazifemizi yapmış oluruz" (Atsız, "Türkler Hangi Irktandır", Atsız Mecmua: 6, 1931)

"Hasan Ali Bey çizmeden yukarı çıkmayın. Ben içtimaiyat kitabı yazmaya kalkıyor muyum?" (Atsız, "Alaylı Alimler", ORHUN, 21 Mart 1934, Sayı: 5)

Hiç yorum yok: