16 Ocak 2014 Perşembe

BİR KİTAP ELEŞTİRİSİ: TÜRK’ÜN GENETİK TARİHİ-9

İki sayfaya yayılmış bulunan bir paragraf dikkatimizi çekiyor.[1] Ancak bu paragraf iki sayfaya yayıldığı gibi, birbirinden 180 derece farklı, iki ayrı konuyu anlatması sebebiyle parça parça incelenmek zorundadır. İlk kısmı alalım: “Bütün kaynaklar M.Ö. 1.500-800 yılları arasında meydana gelen ve sebebi tam bilinmeyen yıkım ve kargaşa dönemi (Karanlık Dönem) sonunda Yakın ve Orta Doğu’daki, Doğu Akdeniz ve Mezopotamya’daki bütün krallıkların yıkıldığını, halkın talan ve çapuldan canını kurtarmak için buraları terk ettiğini, hatta Minoa/Miken bile bu yüzden çöktüğünü söylemektedir. Arkeolojik bulgular ve genetik çalışmalar bu anılan bölgelere en az 500 yıl boyunca kimsenin yerleşmediğini göstermektedir.”[2] Yazarın varlığından bahsettiği Karanlık Çağlar, iddianın aksine M.Ö. 1.500’lerde değil 1.200’lerde başlamıştır. Bu felaket dönemine neyin yol açtığı tam olarak bilinemese de, özellikle son yıllarda yapılan araştırmalar Ege Denizinde bulunan Thera Adasındaki yanardağ patlamasının etkisi olduğu düşünülmektedir. Batı Anadolu’da bulunan antik yerleşimlerde, o döneme ait deprem izleri ve kül tabakasının bulunması da bunu doğrulamaktadır. Patlamanın yol açtığı iklim değişikliği neticesi, kuzeyde bulunan halklar güneye inmiştir. Mesela önce Yunan anakarasındaki Mikenler, Girit adasındaki Minos Uygarlığını ortadan kaldırmışlar, Troia’yı yıkmışlardır. Takriben 1 asır sonra ise, Dorlar güneye inip Miken uygarlığını ortadan kaldırmışlardır. Dorlar Yunanistan’a inerken, Frig ve Bithinler gibi Balkan kabilelerinin de boğazlar üzerinden Anadolu’ya girdikleri ve Hitit Devletini yıktıkları düşünülmektedir. Bunun üzerine Hitit halkı güneye, Toroslar’a çekilmiş ve Kuzey Suriye’ye kadar uzanan bölgede “Geç Hitit Devletleri” adı verilen çeşitli beylikler kurmuşlardır. Mısır kaynaklarında “Deniz Halkları” adı verilen bir diğer istilacı grup, Doğu Akdeniz kıyısında bulunan uygarlıklara saldırmışlar, ancak Mısır önlerinde zorlukla durdurulabilmişlerdir.[3] Bölgedeki bütün krallıkların yıkılması bilgisi de gerçek dışıdır. Zira Asur ve Mısır gibi iki büyük ve köklü devlet sağlam şekilde ayakta kalmıştır. Hititler güneye göçerek varlıklarını sürdürmüşlerdir. Yazarın Minoa dediği Minos olsa gerektir. Minoa/Miken yazarak ikisini bir olarak gördüğünü a da düşündüğünü varsayabiliriz. Ancak gerçek bu şekilde midir? Elimizdeki arkeolojik verilerin hiçbirisi bu yönde değildir. Girit adasındaki Minos uygarlığı, Miken uygarlığına göre daha gelişmiş bir durumdaydı. Biz bunu seramik ve mimari örneklerinden anlıyoruz.[4] Miken’in Minos’u yıkması sonucunda, Minos’a ait pek çok şey Miken tarafından kullanılmaya çalışılmıştır.  





 
Resim. 1. Minos Seramiği[5]


Resim. 2. Miken Seramiği [6]

Yukarıda da değindiğimiz üzere Miken, Minos kültürüne ait gelenekleri kendisi kullanmak istemiştir. Ancak fotoğraflarda da görüleceği üzere bunda çok da başarılı oldukları söylenemez. Bunu da arkeoloji eğitimi alan herkes rahatlıkla fark edebilir. Ama doğru, yazarımız arkeolog değildi öyle değil mi? Geçelim.
Aynı alıntıda geçen “Arkeolojik bulgular ve genetik çalışmalar bu anılan bölgelere en az 500 yıl boyunca kimsenin yerleşmediğini göstermektedir”[7] sözü de düzeltilmeye muhtaçtır. Madem yazarın iddia ettiği gibi bu bölgelere 500 yıl boyunca kimse yerleşmedi, o zaman Dorları, onların önünden Ege Adaları ve Batı Anadolu’ya yerleşen Akhaları, Balkanlardan gelerek Anadolu’ya yerleşen Bithyn ve Frigleri bu tablonun neresine koyacağız? Hoş, yazara göre Akhalar ve Dorlar da protoTürk. Bu düşünceyle yazarın Bithyn ve Frigleri de protoTürk, hatta birkaç yerde ifade ettiği şekliyle protoTürkmen olarak kabul ettiğini varsayabiliriz. Aslında böyle bir gülünç hikayeyi ancak yok sayabiliriz!




[1] Sf. 116-117.
[2] S. 116.
[4] Bkz. Bir sonraki sayfa. Fotoğraf 1-2.
[5] Herakleion Müzesinde (Girit) bulunan Minos seramiği. Knossos Sarayında bulunmuş olup M.Ö. 1.500 civarına tarihlendirilmiştir.
[6] Krater tipli seramik. British Museum’da bulunmakta olup yak. M.Ö. 14. Yy’a tarihlendirilmektedir.
[7] Sf. 116.

Hiç yorum yok: