17 Ocak 2014 Cuma

BİR KİTAP ELEŞTİRİSİ: TÜRK’ÜN GENETİK TARİHİ-12

Buraya kadar olan kısımda, yazarın yazdıklarını alıntılayıp uzun uzadıya yorumladık. Ancak, görüldüğü üzere kitaptaki hatalar düzeltmekle bitmeyecek gibidir. O nedenle, bundan sonra sadece kısa düzeltmeler yapacağız.

Yazarın Peisistratos Dönemini anlatırken isimlerini geçirdiği Hoplitliler diye bir halk yoktur. [1] Helenlerde, ağır piyadelere Hoplit adı verilirdi.

İskitlerin B. İskender’in ordusunu yendiğine dair verilen bilgi de hem eksik hem de yanlıştır.[2] M.Ö. 331’de İskender Gaugamela Savaşı sonucunda Persleri yenmiş ve ancak İran’a hakim olmuştur. Doğu Seferine M.Ö. 330’da çıkmış ve kaynaklara göre İskitlerle ancak 329-328’de çatışmıştır. Ayrıca, Hint Seferi sırasında da yenilmiştir.

5. yy’da, Herodot’un, Tarih Kitabında bahsettiği bütün ülkeleri gezmesi de olanak dışıdır.[3]

İngilizlere kimse Saxon demez.[4] M.S. 5. Yy’dan itibaren adaya Germen kabileleri Angeller, Saxonlar ve Jutler yerleşmişlerdir. Onlardan evvel adaya Bretagne adı verilirdi. Bu isim de Kelt kabilesi Bretonlardan gelir. Ayrıca daha evvel de belirtildiği gibi Saxon=Saka denklemini de, herhangi bir kanıt olmadığı için, kabul etmiyoruz.

Önceki bölümlerden birisinde 300 yıllık İskit hakimiyetinden söz eden yazar,[5] nedense bir anda Herodotos’un verdiği tarihe döner: 28 yıl![6]

“M.Ö. 5. Yy’da Grek kolonilerinin Karadeniz kıyısında kurulduğu” şeklinde verilen bilgi de yanlıştır.[7] Helen Kolonizasyonu olarak adlandırılan dönem, kabaca M.Ö. 8. Yy ortalarından başlar ve 6. Yy ortalarına kadar devam eder. Ayrıca İskitlerin bölgeye gelişi, yazarın da birçok kere tekrarladığı gibi M.Ö. 9-8. Yy’dır. Bu konularda yazar herhangi bir Eskiçağ Tarihçisiyle konuşsa, yazılanları okusa, böyle fahiş yanlışlar yapmazdı.
Bir bölüm başlığında geçen “Arkeolojik, Dini ve Mitolojik Kayıtlara ve Süsleme Sanatlarına Göre İskit ve Sarmatların Genetik Kompozisyonu”[8] sözü de anlaşılmaz geliyor. Yukarıda sayılanlardan genetik kompozisyon nasıl çıkarılır? Acaba yazar Mitolojik kayıtlara dna testi mi uygulamıştır?


“Kurgan isim olarak inşaat veya yapı anlamına gelir”[10] sözünü de ilk kez duyduğumuzu itiraf edelim. Genel kabul gören şey, kurgan sözünün Korugan’dan geldiği ve korumak sözüyle ilgili olduğudur.

Taur’dan dağ’a geçişte verilen ses değişimleri[11] bize garip gelmekle birlikte, dil bilimcilerin alanına girdiğinden bir şey diyemiyoruz. Belki de doğrudur. Ancak Etrüsk ve Latin dillerinde, dağ anlamına gelen bir Taur sözü yoktur. [12] Klasik dönem Helencesinden geçen Taur sözünün de, dağ değil Boğa demek olduğunu biliyoruz.

Yunan mitolojisinde Hestia, ev ve ocak Tanrıçasıdır. [13]  Ayrıca, Herodot İskitlerin Ares’e adaklarda bulunduğundan da bahseder. Yani sadece “bir heykel açıklaması” yoktur. [14]

Yunan Pantheonundaki Savaş Tanrısı Ares’in adının İskitçe’den geçtiğini de ilk kez duyuyoruz.[15] Hem de Türkçe Yer-sub sözünden. Doğrusu bu derece yüksek seviyedeki bir ilim(!) karşısında diyecek söz bulamıyoruz.

“Kıpçak adına Çin Kaynaklarında M.Ö. 3. Yy’da rastlanması ve bunlardan birisinin Tsyn-cha olduğu[16]” yolundaki bilgi de, ilk bu kitap vasıtasıyla ulaştığımız bir bilgi. Bunu Çince bilen ve konunun uzmanı olan sayın hocalarıma bırakıyorum. Ama yazarın bu tarihten, M.S. 1000 yılı civarına kadar Kıpçaklara büyük askeri zaferler[17] atfetmesini de algılayamadık açıkçası. Çin, İran, Arap, Bizans, Roma ve Rus kaynaklarının hiçbirisinde geçmeyen, yazıtlarda olmayan bu mühim ilmi bilgiye acaba yazar nasıl ulaştı?

Hemen devamında “… o güne kadar kurulmuş en büyük devletlerden birisi olan İkinci Türk Kağanlığını Kıpçaklar yönetiyordu”[18] sözü de garip. Eşine=Eçine ailesinden gelen Gök-Türk Hükümdarlarının Kıpçaklarla ne alakası var? Bu kadar da saçmalık olmaz.

Uygur Kağanı Moyen Çur’un 759’daki ölümünden sonra adına dikilen yazıtın adı Şine-Usu’dur ve yazıtta Kıpçaklardan söz edilmemektedir. Hele ki Kıpçakların Uygurlara 50 yıldır egemen olduğu[19] yolunda bir şeyin yazıtta olmasına olanak yoktur. Zira Gök-Türk Kağanlığı’nın yıkılması sonrasındaki Uygur Kağanlığı dönemi 742’de başlar. Moyen-Çur da, Uygur Kağanlığının ikinci kağanı olarak 747’de başa geçmiştir. Neresinden tutarsanız elinde kalan bu hayaller, bir akademisyenin kitabında ne arıyor?[20]

“Doğu Avrupa’ya göçten hemen önce Kangarların bir kısmı Kıpçakların bir kısmıyla kız alıp verme dolayısıyla müttefik oldu. Böylece bu yeni birliğe Bacanaklar[21] Birliği adı verildi.”[22] Merak ettim, acaba hangi kaynak bunu veriyor? Wikipedia mı? 

Yazarın sözünü ettiği “Peçenek Bulgarları(!) ile Kıpçakların dil ve etnik birliği olmalı ki 11 yy’da Doğu Avrupa Kıpçak Birliği altında birleştiler”[23] sözüne de sadece şunu sormak istiyoruz. Acaba Dernekler Masası’na resmi başvuru yaptılar da yazarda bu birliğin tüzüğü, müracaat belgesi falan mı var?

Ve asıl bombaya geliyoruz: “Türkiye’de özellikle üniversitede okutulan batı kaynaklı bütün tarihler ikiyüzlü ve palavradır! Bizim içimizde de bunların ajanları cirit atmaktadır!”[24] diyen yazara “hadi oradan” demek istiyoruz. Aslında başka şeyler de söylüyoruz ama her söylediğimizi buraya yazacak değiliz. Ancak herkesin haddini bilmesi gerektiğine inanıyoruz. Daha önce de yazdık, Türk Tarihi kimsenin oyuncağı ya da kişisel egosunu tatmin alanı değildir. Hele ki, tarihçi olmayan, tarih disiplinine sahip olmayanlar için saçmalama, bol keseden uydurma alanı hiç değildir. Eğer gerçekten Türklüğe hizmet etmek isteniyorsa, herkesin kendi bildiği işi yapıp diğer tarafını işin uzmanlarına bırakmaları yerinde olacaktır!








[1] Sf. 125.
[2] Sf. 127.
[3] Sf. 127.
[4] Sf. 129.
[5] Sf. 125.
[6] Sf. 137.
[7] Aynı sayfa.
[8] Sf. 138.
[9] Sf. 139.
[10] Sf. 140.
[11] Sf. 141.
[12] Etrüskçe’de Taur mezar demektir. Latince’de ise conlis ya da collis, dağ anlamına gelir.
[13] Sf. 141.
[14] Aynı sayfa.
[15] Sf. 142.
[16] Sf. 145.
[17] Aynı sayfa.
[18] Sf. 145.
[19] Sf. 147.
[20] Gök Türklerle alakalı olarak Prof. Dr. Ahmet Taşağıl’ın, Uygurlarla ilgili ise Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu’nun çalışmalarına bakılabilir. Her iki hocamın da çalışmaları, referans kaynaklardır.
[21] Yani Peçenekler!
[22] Sf. 150.
[23] Sf. 151.
[24] Aynı sayfa.

Hiç yorum yok: