İlerleyen
sayfalarda yazar Balkan Yarımadası ve Doğu Avrupa kültürleriyle ilgili bir
tablo vermiştir.[1]
Dizilim açısından bir düzeni olmayan ve son derece karışık bulduğumuz bu
tabloda çeşitli gariplikler yer almakta. Öncelikle yazar, her iki bölgeyi de
M.Ö. 7.000’den itibaren Bitişgen Dilli, yani Türk Dilinin de içinde olduğu
Ural-Altay Dil Ailesinden göstermektedir. Doğrusu bunu anlamakta zorluk
çekiyoruz. Zira sadece anılan bölgelerde değil, dünyanın genelinde de,
belirtilen tarihlerde yazı yoktur. Yazının olmadığı bir yerde, o bölgelerde
yaşayan insanların dilini herhangi bir dil grubuna dahil etmek bize imkansız
görünüyor. Bunun dilbilimsel açıklaması var mıdır bilmiyoruz. Varsa bile, bunun
açıklamasını konuyla uzaktan yakından alakası olmayan yazarın değil, dil
bilimcilerin yapması gerektiğine inanıyoruz.
Aynı
listede yazarın verdiği tarihlemelerse evlere şenliktir. Yazar M.Ö. 200-M.S.
800 yılları arasında Doğu Avrupa ve Balkanlar’da Peçenek-Kuman-Kıpçak
Kurganları olduğunu, M.Ö. 570-M.S. 300 arasında Hun kurganları olduğunu, M.S.
1214’te ise Hazar Kurganı olduğunu söylüyor. [2]
Peçeneklerin
İtil[3]
nehrini geçerek batıya ilerlemeleri M.S. 860-880 arasındadır. Bunun sebebi de,
Hazarların Oğuzlarla yaptığı ittifaktır. [4]
Kuman-Kıpçakların
batıya göçü ise daha uzun süreli bir olaydır.[5]
Doğu Avrupa’ya yerleşmeleri ise, 1030 yılında (tabii M.S.) Uzlar’ı baskı altına almaları ve 1064’te kesin
mağlubiyete uğratmaları neticesindedir.[6]
Hazar
adı ilk olarak 558’deki Sasani-Sabar Savaşlarında, Bizans kaynaklarında
geçmekte. [7]
Yaklaşık 576 yılında, Gök-Türk hakimiyetine girerler. Gök-Türklerin bölgedeki
egemenliği ortadan kalkınca 630 yılı civarında, Hazar Kağanlığı ortaya çıkar.
Türk ve Doğu Avrupa tarihinde son derece önemli olan Hazarların kesin yıkılış
tarihleri bilinmese de, 10. Yy ortalarında egemenliklerini yitirdikleri
düşünülmektedir.[8]
Avrupa’da
Hunlardan bahseden ilk kaynak, Romalı Tarihçi Ammianus Marcellinustur.[9]
Marcellinus, M.S. 4. Yy’da yaşamıştır. Hunların İtil nehrini geçtikleri tarih
olarak 374 yılı verilmektedir ve tabii ki milattan sonradır. [10]
Bu tarihten itibaren başlayan Hun yayılması, Doğu Avrupa’da yerleşik olan
Germen halklarının batıya kaymalarına neden olmuş, böylece başlayan Kavimler
Göçüyle de Roma İmparatorluğu yıkılmış, Avrupa bugünkü etnik yapısına
kavuşmuştur.
Görüldüğü
üzere, yazarın kitabında verdiği tarihlerin gerçekle uzaktan yakından alakası
olmadığı gibi, sıralama da yanlıştır. Yazarın mantığıyla bir sıralamaya
gidersek bunun İskit, Hun, yazarın nedense değinmeden geçtiği Avarlar,
Hazarlar, Peçenekler ve Kumanlar şeklinde olmalıydı. Tabii yazarın mantığıyla!
Şahsen, Hazar Dönemine tarihlenen bir kurganla alakalı bilgi sahibi değiliz.
Bunun sebebi, acaba Hazarların yönetici sınıfının 8. Yy ortalarında Musevi
İnancını kabul etmeleri olabilir mi? Ayrıca Hazarlarla ilgili 1214 tarihi nasıl
verilir? O tarihte Hazarların olmadığını zaten biliyoruz ama bu kadar net tarih
nasıl verilebiliyor?
Özetle
yazarın yukarıda belirttiğimiz tabloda verdiği ne tarihler, ne de boylar doğru
değildir. Bunların gerçekle uzaktan yakından ilişkisi yoktur. Böyle bir
tablonun ne kadar “bilimsel(!)” olduğu da siz, okuyucularımızın takdiridir.
Yazar
bu tabloda İskit-Saka Kurganları için M.Ö. 1.100-M.S. 200 tarihlerini verirken[11]
tablonun sonunda M.Ö. 900-M.S. 200 tarihini vermektedir.[12]
Yine aynı kısımda ilk on Hitit Kralının gömüldüğü kurganlardan söz
edilmektedir.[13]
Bu mezarlar neye göre kurgan olarak vasıflandırılıyor acaba?
Yazar
önceki tabloda verdiği bilgiyi bir kere daha tekrar eder “En son kurganları
Hazarlar yapmıştır”.[14]
Ancak başka bir sayfada “…Kurgan Kültürü İskitlerle tarihi devirlere geçiş
yapar. Hunlar, Kıpçaklar, Peçenekler, Oğuzlar ve en son Altınordu Devleti bu
geleneği kullanmıştır” der ve bir kere daha bizi şaşırtmaya devam eder. [15]
E hani en son kurganları 1214 tarihinde Hazarlar yapmıştı? Altınordu[16]
nereden çıktı? 13. Yy ortalarında, Çingiz Kağanlığının parçalanma sürecinde
kurulan ve 15. Yy başlarına kadar hakim olan Altun Orda Hanları, ilk han Batu
dışında Müslümandırlar. Kurganlara gömülüp gömülmedikleriyle ilgili bir
bilgimiz yok.
Yazar
biraz sonra “Hunlar ve Batı (Kara) Bulgarların içinde bulunduğu Uz/Guz ve
Kıpçak boylarının ve Çuvaşların işte bu Sredny Stoglulardır”[17]
diyor.[18]
Çuvaşlar, eski Bulgarların devamı oldukları düşünülen bir boydur. Kıpçaklar
Kimeklerin, Kimeklerse Ting-linglerin devamıdır. Uz/Guz (yani Oğuz) boylarıysa
Gök Türkler vasıtasıyla Hunların torunlarıdır. Ayrı boy birliklerini birbirine
karıştırıp anlaşılmaz cümleler haline getirmenin ne anlamı olduğunu doğrusu
anlayamıyoruz.
Yazar
bir yerde de “Kazakistan’da bulunan Tamgalı Dağ”dan bahsediyor.[19]
Sanırız yazar Tamgalı Say demek istemiş.
Biraz
sonra kurulan bir cümle “…Hint üst katları ve İran Azeriler (İranlılar değil!)
ise ezici çoğunlukla R1a’lıdır”[20]
Burada sözü edilen “İran Azeriler” tamlamasındaki Türkçe garabetini bir kenara
bırakalım, zira bu hatalar hemen “dizgi hatası” denilerek geçiştirilir. Burada
Azeri’den kasıt acaba İrani bir dil konuşan Azeri halkı mıdır, yoksa Azerbaycan
Türklerini Türklükten uzaklaştırmak adına Stalin döneminde verilen ve maalesef bizde
de kullanılmaya devam eden, uydurma Azeri sözü müdür? Anlamakta zorluk
çekmekteyiz.
Yazar
“Keltler’in tamamı R1b1’lidir, yani özbeöz protoTürktür!”[21]
yargısında bulunur. Buna da yorum yapmak istemiyoruz.
Daha
ileride “Kaya oyma Avrupa’da takvim için yapılırken Avrasya’da sadece sanat
için yapılmaktaydı” der.[22]
Acaba sanatı sanat için mi, yoksa toplum için mi yapıyorlardı? Bir de bu
Avrasya tabirinin sürekli bir şekilde kullanılmış olması da ilginçtir. Avrasya
terimi Avrupa ile Asya’yı birlikte anmak için kullanılan ve son 20 yıl içinde
de politik hale gelen bir deyimdir. Eğer tarihi coğrafyadan bahsediyorsak, hele
ki bir toplumun ana yurdundan bahsedeceksek Avrupa ve Asya kavramlarını
kullanmak, her türlü karışıklığı engelleyecektir.
Yazarın
Andronovo Kültürünü anlattığı kısımda bulunan harita da, daha önceki haritada
olduğu gibi, çok bilimsel(!) bir siteden, wikipedia’dan alınmıştır. [23]
Bunu da yine, daha önceki haritada
olduğu gibi, resim altı yazısında bulunan ve bölgeleri renklere ayıran
ifadelerden anlıyoruz. Aynı haritaya wikipedia.com sitesinden de
ulaşabilirsiniz.[24]
[1] Sf. 71.
[2] Sf. 71.
[3] Volga
nehrinin Türkçesi.
[4] Konu
hakkında geniş bilgi için Bkz: A. N. Kurat, Kuzey Karadeniz’de Türk Kavimleri,
ayrıca özet bilgi için: A. Taşağıl, “Peçenekler” makalesi.
[5] A.
Taşağıl, “Kuman-Kıpçaklar” makalesi.
[6] Bkz.
Aynı makale, Sf. 2.
[7] A.
Taşağıl, “Hazarlar”.
[8] Aynı
makale, Sf. 6.
[9] A.
Ahmetbeyoğlu, “Romalı Tarihçi Ammianus Marcellinus ve Türkler Hakkında Verdiği
Bilgiler”, Tarih İncelemeleri Dergisi: XVIII, 2003.
[10] A.
Taşağıl, “Hiung-nu, Hun İlişkisi” makalesi.
[11] Sf. 71.
[12] Sf. 72.
[13] Aynı
sayfa.
[14] Sf. 73.
[15] Sf. 60.
[16][16]
Daha doğru söyleyişiyle Altun Orda.
[17] Sredny
Stog, yazarın Türklere ait olduğunu söylediği eski bir kültür merkezidir.
[18] Sf. 74.
[19] Sf. 75.
[20] Sf. 76.
[21] Sf. 78.
[22] Sf. 80.
[23] Sf. 82.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder